ÇOK ESKİLERDE DİNARDA DOKTOR YOKKEN HER DERDE DEVA OCAKLAR VARDI
Çok eski zamanlarda Dinarda doktor ya bir tane veya hiç yoktu. Vatandaş kırılan, çıkan,ezilen veya ağrıyan yerlerinin tedavisi için mahalle aralarında bulunan kırık çıkıkçıya, (ocaklar) tabir edilen maharetli ellere sahip kişilere gider dertlerine derman ararlardı. Bunu yapanlara ocak denirdi. Bunlar ağrıyan yere, vücut da bulunan şişlik, ur, ağrı veya deriyi zedeleyen çıkıntılara ot, toprak, kireç, ağaç kabuğu veya bazı nesnelerden yapılan karışımlarla insanların ağrıyan, bozulan yerlerini bir nevi tamir ederek sağlığına kavuşturan, ağrısını dindiren ocaklara giderlerdi.
Dinarın en eski doktorları rahmetli Mustafa Cengiz ve Osman sarardı. Birde hükümet tabipleri vardı o yıllarda fakat daha eskilerde doktor yoktu. Dinarda Çoğunluk çiftçilik başta olmak üzere ağır işlerde çalıştıklarından her an bir yerini kırar zedeler, yaralar fakat doktor yerine bu işlerden anlayan yarasına mehlem olacak kırıkçıkıkcı, ağrıyan yerine iyileştirecek ocaklara giderlerdi. Bunların burada isimlerini yazsam belki 70 yaşının üzerinde olanlar bilebilir veya büyüklerinden duymuştur isimleri hatırlayanlar olur. Aklımda kaldığı kadarıyla kemiklerde kırık, çıkık, ezilme veya et bertmesi olaylarına lakapları Telâşe oğulları, Rahmetli Orhan Gürlerin Annesi Hesna hanım, üçlerce mahallesinden Kedi velinin eşi Zehra teyze, Konak mahallesinden Hasan şen, en son olarak da dondurmacı Arnavut lakaplı mümin vardı bu işlerden anlarlar ve işi düşen bunlara gider kırığını, çıkığını tamir ettirirdi. O yıllarda Dinarda sıtma çok olduğu için birçok vatandaşımız sıtma hastalığına yakalanmışlardır. Bu hastalığı da askerliğini sıhhiye onbaşısı olarak tamamlamış sünnetçi kara bedir söğüt yaprakları ve bir nevi otların karışımı ile yaptığı nesnelerle iyileştirirdi. Çok büyük vakalarda Sandıklıda acem alisi ismi altında yorgancı meşhur kırık çıkıkçı ya gidilirdi. Bu adam hakikaten çok bilgiliydi isim yapmış olduğundan ülkenin hemen hemen her yerden gelirlerdi.

Birde vücütdun her yerinde çıkan küçük küçük sivilcilerin kapladığı ve çok kaçıntı veren kızamığa benzeyen insanları çok rahatsız eden Dinarlı yerli ailelerin BEZEME ismini koydukları bir nevi cilt hastalığı yaygındı. Bu hastalığa yakalananlar da şimdiki Akbank’ın olduğu yerde Sarıkızı dedikleri bir yaşlı kadın tarafından bazı toprakların karışımıyla sulandırılarak yapılan bir nevi bulamaçla vücuduna sürülerek tedavi edilirdi. Allah rızası için para falan almadan yapılan bu tedavi duyulunca savcılık tarafından sarıkızına polis gelerek bu şekilde tedavi yapılırsa hakkında cezayi işlem yapılacağı tebliğ olunur. Ak bankın tam karşısı Meşhur imren lokantasıydı. Sahibide Aşçı kadir ustaydı rahmetlik. Şimdiki Ziraat bankasının olduğu yerde büyük iki katlı apartmanda çoğu hakim ve savcılar otururlardı. Bunlardan birisinin baldızı bu bezeme hastalığına yakalandığı için vücudunun her yeri kızarıp,kabarmış sivilcilerle kaplanmış ve kaşıntıdan çok rahatsız olduğu kadir ustanın eşine anlatılır.Kadir ustanın Eşi sarıkızının bunu iyi edebileceğini bunun bezeme olduğunu söyler. Kadir ustanın eşi ile hâkimin baldızı sarıkızına gelirler, durumu anlatırlar. Sarıkızı bunun bezeme olduğunu ancak savcılık işlem yapmasını yasakladığı için yardımcı olamayacağını ,tedaviyi yapamayacağını anlatır . Baldız, durumu eniştesi hakime anlatır ve sarıkızını yasaklayan savcıyla birlikte aşçı Kadir ustaya gelerek durumu anlatırlar. Kadir usta, eşi, hakim, baldızı ve savcıyla birlikte sarıkızının evine gidilir durum anlatılır fakat sarı kızı yaşlı kadın bir türlü ikna olmaz. Araya sokulan sarıkızının akrabalarının dayatmasıyla hâkimin baldızı ayrı bir oda da bezeme işlemleri yapılır ve sarıkızının hazırladığı bir içecekle evden ayrılırlar. İki Gün geçtikten sonra baldızın vücudunu saran sivilcilerin iyileştiğini görenler sarıkızına teşekkür ederek gönlünü almak üzere şimdiki Akbank’ın olduğu yerdeki eve gelirler ve bu kadın Benim babaannem Ayşe sarı oğluydu. Allah rahmet eylesin.
SAYGILARIMLA. 05326675701