ORGANİZE KÖTÜLÜK

ORGANİZE KÖTÜLÜK

Deprem olduğundan bu yana,   bir kısım sosyal medya grupları kan kokusu almış sülük gibi dedikodu ve fitne üretip durdu. Bu sosyal medya grupları, sürekli bir organize kötülük peşinde oldular. Bu kötülüğü yaparken kullandıkları araçların en önemlisi ise sosyal medya. Sosyal medyada önce sanal bir algı yarattılar, sonra da bu algıyı gerçekmiş gibi sunarak kötülüklerine dayanak gösterdiler.

Sanal, “gerçekte yeri olmayan ancak zihinde tasarlanan şeyler”dir. Bu yazıda anlatılan algı kavramı, “gerçekte yeri olmayan bir olaya dikkati yönelterek o şeyin doğruluğuna inandırmak” anlamındadır. Olgu ise “var olduğu, doğru olduğu veya gerçekleştiği kabul edilen şey”dir. Sosyal medyacılar, depremle ilgili yalana dayanan sanal bir dünya oluşturdular. Oluşturulan bu sanal dünyada “deprem bölgesine kimse ulaşamıyor, yardım yapılmıyor, AFAD yok, asker yok, STK’lar yok, devlet yok” yalanını yaymaya başladılar. (Şöyle demek daha  doğru olurdu. Evet ilk günü yardım her yere ulaştırılamadı.)  Bu sosyal medyacılar, sanal olarak oluşturdukları “deprem bölgelerine yardım gitmediği” yalanından hareketle “yardımı kendilerinin yaptığı” algısını oluşturmaya çalıştılar. Tabii ki muhalefet, bu “sanal yalanları” hemen kendi lehine kullanmaya başladı. Bu algıya inanlara “Bu hükümet depremle geldi, depremle gidecek.” propagandasını yaptılar. Kısacası, “Millet can derdinde iken muhalefet, iktidar olma derdine” düştü. Sanal ortamdaki yalanlarıyla deprem bölgelerine kendilerinin yardım ulaştırdığını söyleyenler, ikilik çıkararak millî birlik ve beraberliğimize gölge düşürmeye çalıştılar.

Oysa gerçek hiç de öyle değildi. Devlet, devleti yöneten hükümet ve yardım kuruluşları ilk günden itibaren bütün gücüyle oraya aktı. Bu devlet-millet kenetlenmesinde milletimiz; yardım tırlarını, iş makinelerini ve yardım ekiplerini ilk üç günde deprem bölgelerine tabiri caizse yağmur gibi yağdırdı. Milletimizin kurduğu sivil toplum örgütleri destanlar yazdı. Bu, aziz milletimizin “yardımlaşma destanı”ydı. Bu yardımlaşma destanına Afyon ilimiz de büyük katkıda bulundu tabii.  Afyondaki Belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız, Valimiz, vekillerimiz derhal acil durum ilan ettiler. İvedi bir şekilde ilimizde bulunan mermer ocaklarındaki ağır makinelerini, belediye araçlarını, acil gıda tırlarını hazırlayıp deprem bölgesine sevk ettiler. Yaptıkları bu güzel çalışmalarla birlik olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdiler. Bizleri de gururlandırdılar. Sanal ortamda oluşturulan organize kötülük, aziz milletimizin yardımlaşma destanı karşısında çöktü. Elbette gerçek karşısında yalan dolanın yaşama sansı yoktu.

Organize kötülük durdu mu? Hayır? Önemli kuruluşlarımızı yıpratmak için çalışmaya devam ettiler. Kuruluşlarımıza duyulan güveni zedelemek için büyük bir çaba gösterdiler. Kendileri depremde yardımda bulunmadılar ama yardım yapan insanlarımızın zihinlerini bulandırmaya çalıştılar.

Deprem bölgesinde bütün bakanlar, yardım kuruluşları, STK’lar harıl harıl çalışıyorlar. Bir taraftan depremzedelerin çadır, konteyner, yemek gibi temel ihtiyaçlarını karşılarken diğer taraftan da depremzedeler için yapılacak konutların temelini atıyorlar. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, deprem bölgelerindeki faaliyetleri sürekli olarak bizzat yerinde takip ediyor. Cumhurbaşkanımız, “Deprem bölgelerine 600.000 konut yapacağız.” diyor. Sanal algıcılar ve bütün muhalifler, “Hayır,  bu kadar konutu bir yılda yapamazsınız.” diyemiyorlar. Neden? Çünkü Cumhurbaşkanımızın sözünün eri olduğunu onlar da çok iyi biliyorlar. Muhteşem bir “algı bükücü” olan Sayın Cumhurbaşkanımıza sanal algıları büküp attığı için sonsuz teşekkürler. Her zaman iyilik kötülüğü ortadan kaldırır.

Rabbim, devletimize zeval vermesin.